ANA II’den devam..
13.Mart.2019 16:46
15.Aralık.18’den sonra ufak sorunlar devam ediyor. Kardeşim Hüseyin’den her telefon gelişinde stres oluyorum. Acaba kötü bir şey mi mi oldu? Durum iyiyse Hüseyin kızıyor. “Abi niye beni dövecekmiş gibi telefonu açıyorsun?” İnsan şöyle “Canım kardeşim nasılsın iyi misin?” diye açar telefonu diye serzenişte bulunuyor ancak durum kötüyse ne olmuş anlatıyor.
Anne tarafı böyleyken eşim Zhanna’yı annesiyle beraber büyüten anneannesi oldukça yaşlı durumda. 90 yaşında sanırım. Bu durumda yılbaşında iki alternatifim var :
a) Muğla’ya gideceğim ve yılbaşını belki son defa anne, baba ve kardeşimle kutlayacağım. (İçimden bir his bir dahaki yılbaşına annemin ömrünün vefa etmeyeceğini söylüyor.) sonları çok pişman olduğum durum budur. O yılbaşını sağken son kez annemle ve babamla geçirmemek…
b) Belarus’a gideceğim. Zhanna’ya ailesi ile birlikte ve belki de son defa göreceği anneannesi ile yılbaşını kutlama imkanı vermek… Zhanna’ya ilkokul öncesi anaokulu zamanında anannesi bakıyormuş. Bizler gibi yazları çocukken köye ona yardıma gidermiş. Ben de onu ilk defa görecektim ve bu muhteşem kişiyi yetiştirdiği için teşekkür edecektim. Biletleri aylar önce aldık ve sonuçta yılbaşı için Belarus’a gidiyoruz. Hatta şirkette kapatmam gereken bir iş nedeniyle ben ancak Zhanna’dan bir gün sonra gidebiliyorum.

Aklım memlekette. Yılbaşıyı kutlandıkdan sonra 2.Ocak’da Istanbul’a yanlız dönüyorum. Dönüşte bavul transferi yetişmediği için bir gün sonra hava alanına tekrar giderek bavulumu geri alabiliyorum. Eve geliyorum şofben arıza yapıyor ve tüm mutfak kirli suyla doluyor. Haydi hayırlısı… Yine bizim kurtarıcı Serpil hanım’ı arıyorım. Kardeşi Naile geliyor ve evi pir-ü pak ediyor.
Ocak ayının ikinci haftası (7 -12) ciddi gribal enfeksiyon geçiriyorum. Yatağa mıhlanıp kaldım.
5.01.2019 – 15.01.19
Ben hastayken annem tekrar rahatsızlandı. Kardeşim hastaneye götürdü. Doktorlar sağ kolu tutmuyor diye kesecek olmuşlar. Biz veryansın edince damar yoluyla açmayı deneyelim demişler. Nitekim denediler ve kol iyileşir gibi oldu. Bu süre zarfında hastanede yatış devam etti.
08.01.19
Kardeşim telefon ediyor. Bu kez doktorlar ananın ikinci bacağının kesilmesine karar vermişler. Kardeşim “Ne yapalım Abi” diyor Benden onay istiyor. Yaşaması daha önemli deyip onay veriyoruz. Üçüncü operasyonda anamız yoğun bakımda 20 gün kadar kalıyor. Ve tekrar yoğun bakım sürecini atlatıp servise alınıyor. Burada bir süre kaldıktan sonra eve gönderiliyor.
Ancak artık anamı yürütme hayalları uçup gidiyor. Olsun. Anam başımızda dursun. Bakarız. Yüz süreriz.
“Ana” deriz. “Biz geldik” deriz. “Hoşgeldin oğlum” dese yeter.
Ben de hastalıktan iyileşip şirket programım müsait hale gelince 24.Ocak.19’da tekrar Muğla’ya eşimle birlikte gidiyoruz.
Anam yatakta istirahat ediyor. Ne zaman olsa yatağından kalkıp beni karşılayan koca çınar yatakda üzgün ve yorgun artık. Neşesinden eser kalmamış. Artık bir daha yürümeyeceğinin farkında. Bazen dalıyor:
Kaldır beni oğlum.
Ne istiyorsun anam?
Biraz mahçup “Hölee yürüyecen”
Bir şey diyemiyorum. Gözüm sulanıyor.
“Tamam Ana. Biraz daha iyileş.. Yürütürüz. Yürütemezsek tekerlekli sandalye ile yürütürüz. Sen merak etme”
Kaldır beni oğlum.
Ne oldu anam?
Horaya tuvalete getcen.
Ana sen yap istediğin gibi. Zaten sonda var. Büyük çişin gelirse de yap. Biz temizleriz.
Anam: “Ayıp oluyor yaw”!!!
Onca kişiyi bakıp besleyen kadın kendi çocuklarına ve/veya bakıcıya yük olacağı düşüncesini kafasından çıkaramıyor.
Bir iki fotoraf ve birkaç video çektim. 3 gün ne iki.. Anaya hasta ziyareti yaptık ve gidiş günü geldi çattı.
Gideceğimiz gün 27.Ocak’da anam sordu:
Birazcık da iyimser “Hani Canan (Zhanna) nerde?”
İçerde bavul topluyor ana…
Durduk yere: “Ben onu severin, onun kalbi temiz” dedi. Videoyu tekrar ona soru sorarak çektim.
https://www.dropbox.com/s/0cuww9z7m9g3jg6/20190127_165444.mp4?dl=0
Yine durduk yere dışarı bakıp:
“Zamanı geldi..gocadı … öldü deecekler” dedi.
Ben: Böyle söölecekler
Ana: Haa
Ben: Herkes yaşamak ister ama dee mi?
Ana: Tabiii….
https://www.dropbox.com/s/8zg82l66r7wbd9p/20190127_164304.mp4?dl=0
Ana dedim bak Bir yerden duymuştum. Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır. (Sezai Karakoç)
Bir videoda babamın nasıl anasız ve babasız kalan kardeşinin çocuklarını (Hamit ve Ertuğrul) köyden getirip yetiştirne yurdana getirdiğini anlattı. Ben sormuştum. O çocuklar bizimkilerin kol kanat germesiyle okudular, hayat kurdular. Kendi çocukları oldu.
https://www.dropbox.com/s/kdomei8oqhtwc9k/20190127_164927.mp4?dl=0
Ayrılma vakti geldi. Anama ve babama sarıldım. Mutad olduğu üzere ağlayarak tekrar helallik istedim. Canlı olarak son görüşüm 27.Ocak.19 dur.

ANA IV’ de devam edecek….