Reuters News
Reuters News

12 Jun 2023 15:12:12

Birsen Altayli / Orhan Coskun / Burcu Karakas

İSTANBUL/ANKARA, 12 Haziran (Reuters) – Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni kabinesine ekonomi alanında uluslararası tanınırlığı olan kişileri ataması analistlere göre ülke kredibilitesi için umut yaratırken, hukukçular uluslararası yatırımcının gerçek anlamda güven duyması için tüm kurumların hesap verebilir olduğunu gösteren yargı sisteminin var olması gerektiğini söylüyorlar.

Uzmanlar, yatırımcılar başta olmak üzere uluslararası alanda Türkiye’ye kalıcı bir şekilde güven duyulması için kişilerden çok kurallara bağlı bir yönetim sisteminin var olması gerektiğini, aksi halde ekonomideki sorunları tamamen çözmenin mümkün olmayacağına dikkat çekiyorlar.

Cumhurbaşkanı tarafından ekonominin özerk kurumlarına her an müdahale edilmesine imkan veren mevcut sistem uzun vadede yabancı yatırımcıda tedirginlik yaratmaya devam edebilir.

“Güvenilir olmak için ekonomik kararları alanların hesap verebilir olması lazım” diyen Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün, “Bir ülkenin uluslararası güvenilirliği en başında devlet yetkililerini kullananların yani icracı yetkilerin hukukla sınırlanabilir olması geliyor” dedi.

Gün, güvenin oluşması için yargı ve Danıştay, Yargıtay gibi yüksek yargı makamlarının cumhurbaşkanının aldığı karar ve kararnameleri etkin olarak denetlemesi, gerektiğinde onları iptal edebiliyor olması gerektiğini söyledi.

Kadın haklarını garanti altına alan uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin 2021 yılında cumhurbaşkanı tarafından iptalini örnek veren Gün şöyle konuştu:

“Bu iptalin uluslararası piyasalara verdiği şey mesela şu oluyor; Cumhurbaşkanı aklına geldiği gibi geçerli olan kanunları da ortadan kaldırabilir. Temel haklara ilişkin uluslararası sözleşmelerden çıkabilir. NATO sözleşmesinden tek başına çıkabilir, Avrupa Konseyi’nden tek başına çıkabilir gibi yorumlar var. Bu yorumlar doğru olamaz diyorsunuz. Ama içerideki hukuk düzeni bunları önleyemiyor. Demek ki o zaman Türkiye’nin yönetime keyfi olarak kararların alınabileceği cumhurbaşkanının keyfi olarak kanunları ortadan kaldırabileceği gibi bir tehlike mesajı veriyor.”

Ekonomi, güvenlik politikaları ve uluslararası ilişkilerde de benzer bir durum olduğuna işaret eden Gün, “Öyle oldukça güvenilmez bir ülke haline dönüyorsunuz. Örneğin Mehmet Şimşek geldi… risk puanımızı aşağı çekti. Ne güzel, ama bunun kalıcı olması için için kişilere bağlı olmaması için Şimşek’in bakanlığının sürdürülebilmesi için Şimşek orada olmasa bile yerine gelecek olan yeni kişinin doğru bilimsel kararlar almasını sağlamak için hukuki altyapıyı güçlendirmemiz lazım. Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırmamız lazım” dedi.

Türkiye’nin, başta altı senedir Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala hakkında verilen karar olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymaması, Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından sıklıkla eleştiriliyor. Ayrıca seçim sonrası TİP Milletvekili seçilen Can Atalay’ın kesinleşmemiş cezası olmasına rağmen serbest bırakılmaması da tartışma konusu oldu.

Öte yandan, “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin 2021 yılında Cumhurbaşkanı kararıyla tek taraflı olarak feshedilmesi de uluslararası sözleşmelerin keyfi biçimde sonlandırılabileceğine dair endişelere yol açıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Türkiye direktörü Emma-Sinclair Webb, bir ülkeye yatırım yapanların mahkemede dava açıp açamayacaklarını ve sonucun tahmin edilebilir olup olmadığını bilmek istediklerini belirterek, “Tabii ki mahkeme kendi kararını kendi vermek zorunda ama mahkemelerin politik baskı altında öngörülemeyen kararlar vermesini istemezsin. Yani yatırımcılar güven altında olmak isterler ve yatırımlar için güvenliğin bir parçası da bir dava durumunda mahkemelerin işin içine politik müdahale ve mahkemenin kararlarını etkileyebilecek başka çıkarlar girmeden durumu bağımsız ve adaletli şekilde ele alacaklarını bilmektir” dedi.

Sinclair ayrıca Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve kendi anayasa mahkemesinin kararlarına uymadığını görmesinin yatırımcılar için oldukça cesaret kırıcı bir durum olduğunu söyledi.

ABD’nin New York eyaletinde St Lawrance Üniversitesi’nde Ortadoğu tarihi ve siyaseti bölümü öğretim üyesi Howard Eissensstat, her zaman ucuz olduğu için yatırım çekme özelliğine sahip Türkiye’ye yatırım girişinin devamı için kapsamlı reform vurgusu yaparak, “Hangi ekonomik reformlara girişilecek olursa olsun, yabancı yatırım kuvvetli bir artış göstermeyecektir. Çünkü genel kabul Erdoğan hükümetinin yolsuzluk veya temel kurumların işlemez hale gelmesi gibi sorunları giderecek reformları devreye almayacağı şeklinde” dedi.

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da, Mart ayında İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’de hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğini belirterek, “Kamuda hesap verebilirliği yerleştirmeli, atamalarda liyakatı esas kılmalı, özerk kurumların bağımsızlığını güvence altına almalıyız” dedi.

ÜST DÜZEY YETKİLİLERE GÖRE YARGIDA YAPILACAKLAR ÖNEMLİ

Türkiye’deki sorunların sadece ekonomi ile sınırlı olmadığını kabul eden AKP’li yetkililer de yargının kritik önem taşıyan bir konu olduğunu söylediler.

AKP’den üst düzey yetkililer yabancı yatırımcıların beklediği önemli konulardan birinin yargı reformu olduğunu ve bu nedenle ekonomide yapılanların yanı sıra yargıda yapılacakların kritik önemde olduğuna dikkat çekiyorlar.

Üst düzey bir AKP yetkilisi, “Ekonomide yapılanların yanı sıra yargı-adalet tarafında yapılacaklar da kritik. Yabancı yatırımcının beklediği konuların başında bu geliyor.”

Yatırımcılar açısından hukuk alanında yapılacak reformların kaybolan güveni tazeleyeceğini söyleyen aynı üst düzey yetkili, “Bu konuda bir çalışma yapılacak. Bir komisyon ile hızlı şekilde, çeşitli düzenlemelerle yapılacaklara karar verilebilir” diye konuştu.

Bir başka üst düzey ekonomi yetkilisi de hukuki öngörülebilirlik kapsamında hukuk sistemi, yargı bağımsızlığı, yürütme istikrarı, sözleşme uygulamaları ve mülkiyet hakları gibi unsurlarla doğrudan bağlantılı alanlarda bazı adımların atılacağını belirtti ve “Ekonomik güvenin sağlaması için hukuk sistemi, açık ve tutarlı hukuki kuralların varlığının şart olduğu ortada” dedi.

 

(Haberi yazan Birsen Altayli
Redaksiyon Can Sezer)

(( [email protected] ; +90-212-3507056; Reuters Messaging: [email protected] ))

(c) Copyright Thomson Reuters 2023. Click For Restrictions – https://agency.reuters.com/en/copyright.html

Keywords: (ANALİZ)

Leave a Reply