10.05.2020 23:00

Anam bu sensiz ikinci anneler günü. Sen gideli beri bir yanım eksik. Birkaç kez Muğla’ya gelmişliğim var. Ramazan Bayramında geldik geçen sene. Sonra liseden bir arkadaşımızın düğünü için geldik.

Bir yıldır pişmalıklarla, keşkelerle dolu bir hayat sürdüm anam. Çokça rüyamda gördüm seni. Bazen bacağın hiç kesilmemiş. Hah diyorum annem bacakların iyi bak. Bir keresinde bize gözleme yapıyordun. Bacakların sağlam gibiydi. Sonra kalkacak gibi oldun. Bana döndün dedin ki: “Oğlum nasıl kalkayım bak, bacaklarım kesildi.” Şok oldum. Uyandım sonra uyuyamadım.

Geçen gün rüyamda sen vefat etmişsin ama ben gelince yataktan kalktın. “Hoş geldin” oğlum dedin. Bir sarıldık, bir sarıldık birbirimize. “Oğlum oğlum, canım oğlum” diye sarıldın durdun. Öyle kalktım yataktan şaşırmış ve şok olmuş bir halde.


Babam hala sağ. Ancak fazla ömrü kalmadı. Artık yatağa bağlı. Çokcası serumla yaşıyor. Muğla’ya gittiğim zaman babam soruyordu: “Hastaneye uğradınız mı?” diye. Baba dedim: “Anam öldü” . O artık yok. Hakkın rahmetine kavuştu”. Sonraları o da vefatını kabullendi. Son geldiğimde: Mezar yerine uğradınız mı?” diye sordu. Senin yatağında şimdi o yatıyor.

Dün bu yazıyı yazarken bir arkadaşım Doğan Cüceloğlu’nun sözlerini hatırlattı. “Annen yok, kimsen yok.” Kimsen yoksa birşeyler istemeye hakkın da yok.”

Doğan cüceoğlu – Annen yok… Kimsen Yok….

Sensiz yaylanın tadı yok ama hatıraların var, biliyorum küsersin gelmezsem. Muğla benim de vatanım. Kardeşim ve ailesi var, babam var. Sadece gece gündüz ne zaman gelsem kalkıp beni karşılayan “Hoş geldin Oğlum” diyen anam yok. Hüseyin diyor ki: “Abi, derlteşecek kimsem kalmadı.” O bunları söylerken beraber ağlaştık koca adamlar telefonda. Elbette eşi var ama bazen insan eşini üzmemek için sıkıntılı olayları anasıyla konuşur ya. Hüseyin’in hissettiği eksiklik bu galiba. İşte bizler birazcık dağıldık be anam. Yerin boş kaldı.


Hani babam çarşıdan civciv alırdı baharları bir hevesle. Bakmak bana düşerdi sonra. Akşamları olunca etrafımda dolaşırlar, bir kanat altı isterlerdi. Kollarımı birleştirip üzerlerine eğilerek onlara kol kanat serer kollarımın altında uyuturdum. Dididid … diiddidid sesleri gelirdi. Sesler kesilince üzerlerine elek örtüp kapatırdım. İşte o kanat altı yok Ana.. O korunmuşluk ve yüce bir varlık tarafından koşulsuz sevilmişlik duygusu yok ….

Ama sen üzülme. ağlasak da seni anıyoruz. anılarınla yaşıyoruz.


Ben yine Allah’a dua ediyorum aramızdan geç ayrılmadın. Bizleri doğurdun. Seksen yaşına kadar bizlere analık ettin. Yoklukta babamla birlikte taştan ekmek çıkarıp bizleri besledin büyüttün. Allah razı olsun. Hakkını ödeyemeyiz.

Hani tembellik edip bir de yola dayanamaz diye seni 2018 Kurban Bayramında köye götür(e)memiştim ya. Mezarından toprak alıp annene ve babana ve kardeşine götürdüm. Senin adına onlar için dua okudum ve selamlarını ilettim. Biraz da köyde seni ve çocukluğumu arar oldum. Nedense köy çekti beni. Yengemle seni yad ettik. Geçmişi konuştuk.

Senin vefatın ile bir çok hısım akraba ile yeniden tanıştım. Elliki duanı liseden arkadaşlarım okudu. Görmediğim, tanımadığım bir çok insan geldi. Meğer ne çok kişinin hayatında yerin varmış. Bu hikayeyi ömrüm vefa ederse daha uzun yazacağım.


Kaş’a giderken Burdur üzerinden gidince Dont köyünden geçiyor yol. Her geçişimde içim cız ediyor. Diyorum ki kendi kendime ” bir zamanlar annem ile babam Ceylan köyünden kaçarak evlenmek için Dont ve Karabel üzerinden Fethiye’ye gitmişler” İşte bu cüretkar kaçış kararıyla aile kurulmuş. Karabel’de yengemin uzaktan akrabaları Erol’un Yeri var. Her geliş gidişimizde durur çorba içer yemek yeriz.


Bu ikinci anneler gününde mezarına gelmek birincisi gibi yine nasip olmadı. İnşallah yazın geleceğim. Muhtemeldir ki Ramazan Bayramında yollar yine kapalı olacak. Bizler Koronovirus nedeniyle Istanbul’da hapis kaldık. Hüseyin memleketten haberleri iletiyor.

Işıklar içinde uyu benim güzel annem.

Bir zamanlar. Kurban Bayramı…09.11.2011

Leave a Reply