Bir gün önünüze bir mail düşüyor. Doğan Holding çalışanlarından Aydın Durmaz vefat etmiştir. Cenazesi şu camiiden kaldırılıp şuraya defnedilecektir. Belki tanıyorsun, belki tanımıyorsun, işte bir isim sonuçda. Geçip gitti ekrandan.
*
Ben size Aydın’ı anlatayım.
2010’da Doğan Yayın Holding A.Ş., Doğan Holding binasına taşınınca benim Halkalı’dan işe gidip gelmem çok zor olmaya başladı. Mecburen evi kiraya verdim ve 2011’de Ataşehir’de bir ev kiraladım. O zamanki bitirim şöförüm Dursun, Aydın’ı buldu getirdi.
“Müdürüm bu arkadaş iyidir. Halim selimdir.” dedi. Aydın’a da tembih etti.
“Bak dedi, müdürüme iyi bakacaksın. Bir yanlışın olmasın.”
Neyse, Aydın’ı denemek için işe aldık. Dursun ile Aydın farklı karakterler. Dursun; İstanbul’u karış karış bilen, Efes’de bira ve kola dağıtıcılığı yapmış, usta bir kamyon şöförü. Bir bakıma özel şoförün taksici modeli. Bir tarafta, anne ve baba serisinde anlattığım onların tedavi gördüğü Florence Nightingale Şişli SGK biriminde kapıdaki güvenlik görevlisinden doktorlara kadar herkesle muhabbet kuran Dursun; diğer tarafta ise kimseye bulaşmayan, rahatsızlık vermek istemeyen, kapıdan “gel” demeyince saatlerce bekleyen bir Aydın. Başlangıçta, Dursun’un o pratikliğinden sonra bir müddet Aydın’a alışamadım.
*
Gel zaman git zaman o bana ben de ona alıştım.
Aydın halim selim araba kullanır, hiç hız yapmaz, trafik kurallarına sonuna kadar uyardı. Kendisine trafikde yapılan haksızlıkıklara hiç kızmaz, bazen ben dayanamaz:
”Aydın, şuna bir korna çalsana”
der olduğum yerde hırsımdan küplere binerdim.
Yolda gidiyoruz. Telefon geliyor veya e-postalara bakıyorum. Bir bakmışım Aydın otobanda bir kamyon bulmuş, kamyon çok yavaş gitmiyorsa ardına saklanmış, rahat rahat gidiyor. Bazen,
“Aydınnnnn derim. Buldun yine bir kamyon”
Şöyle bir kendine gelir, hızlanır.
*
Eski tuşlu telefon kullanıyordu. Telefonda Whatsapp yok, internet yok. Ona benim eski Iphone’u verdim ve Aydın’ın teknoloji ile imtihanı başladı. Ama kızlarının ve benim yardımımla innihayetinde Aydın versiyon 2.0 geliştirildi. Whatsapp dan konum alır, Yandex’de takip eder, Yandex’de konum kaydeder hale geldi. Ve yıllar böyle geçti.
*
O yaşlandı, ben de yaşlandım. Dile kolay 11 yıl bareber geçirdik yollarda. Tek kötü huyu vardı. Sigara içiyordu. Belki hayatın ona yüklediği yükleri ancak sigara içerek hafifletiyordu. Belki günde yarım paket veya bir paketten az. Arada bir derdim:
“Bak Aydın içme şunu. Sana çok zararlı”
Dokuz ay önce kalp damarlarına stent takılana kadar bırakmadı.
*
Bizde işe girebilmek için Reneault Symbol araba almıştı. Onu da alırken akrabalarından altın borçlanmıştı. On yıl boyunca döviz kurları ve altın fiyatları hızla arttığı için şirketten aldığı asgari ücrete endeksli maaş ve emekli aylığı ile dişinden tırnağından biriktirip sürekli borç ödedi. Belki o araba ona iki araba fiyatına mal oldu. Hala bir miktar borcu kalmıştı. Bu süreçde bir oğlan iki kız çocuğu okutmuş, yetiştirmiş ve evlendirmişti.
*
Naif, aşırı iyi niyetli, kimseye zarar vermeyen, ilkokul mezunu ama bir Istanbul beyefendisi. Bazen markete yollarım. Büyük aile baktığı için herşeyin ekonomik ve büyük boyutunu alır. Bir gün “marketten karpuz alıver” dedim. Yazın evde eşimle iki kişiyiz. Aydın marketten 15kg’lık kocaman bir karpuzla geldi.
“Yaw dedim Aydın. Daha büyüğü yok muydu bunun?”
Bazen sorardım kendi kendime. “Bu adam bu kadar iyiniyet ve çekingenliğiyle Istanbul gibi canavarlaşmış bir şehirde bir maaşla nasıl aile geçindirdi, çocuklarına baktı, okuttu.?”
*
Aydın’a altı sekiz ay önce rahatsızlıkları ile önce yüksek tansiyon teşhisi konuldu. İlaç düzeneği değiştirilip fazla fayda bulamayınca Anjiyo yapıldı ve tıkanık damarlarına iki stent takıldı. Bir müddet iyi giden sağlığı tekrar bozulunca yapılan tetkiklerde “By pass” olması gerektiğine karar verildi. 8.Aralık Perşembe günü kendi arabasını kullanarak hastaneye bypass olmaya gitti ve bir daha geri dönemeyip 10.Aralık’da tıkanan bir sürü damar ve komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetti.
*
Bypass’dan olmadan evvel bana geldi deki ki:
“Mehmet bey, bu iş uzun sürebilirmiş. Belki bir ay, belki bir buçuk ay. Ben size engel olmayayım. İsterseniz şirketten ayrılayım!!.
Ben dedim ki:
“Olur mu Aydın öyle şey. Ben arabayı kullanırım idare ederim. Biz buluruz çözüm yolunu. Sen git sağlığına kavuş”
Sevindi belki. Ve ekledi:
“ben yine de raporu beklemem bilemediniz 2-3 haftada işe dönerim.”
*
11.Aralık’da cenazesi kaldırılmadan bir saat önce bana haber verildiği için son yolculuğunda bulunup helallik alamadım. İçim yanıyor. Bugün ailesini ziyaret ettim. Tertemiz insanlar. Eşi arabayı görünce eşi fena oldu. Hem ağlıyor, hem arabaya dokunuyor. O araba ansızın göçüp giden eşini, onun işini, ve hayatının bir parçasını temsil ediyor işte. Eşi ve kızları diyor ki:
“Aydın araba onda olduğunda bir şey olacak diye iki sokak öteye parkederdi. Aman değmesinler, aman çizmesinler”
*
İşte Aydın kalbi temiz, iyiniyeti ile bizim kaplerimizi de kazanmış bir insandı. Benim kapalıçarşıda iş yapan bir arkadaşım kendiliğinden bir gün sohbet sırasında dedi ki:
“Abi senin şoförün ne beyefendi bir insan. Kaldı mı böyle insanlar İstanbul’da?”
*
Evet öyle bir insan vardı ve adı e-postadaki Aydın Durmaz’dı. Mekanın cennet olsun şoförüm yol arkadaşım Aydın.
İmama cevap verebilseydim eğer:
Nasıl bilirsdiniz?
İyi bilirdik.
Hakkınızı helal ediyor musunuz?
Helal olsun. Ve en önemlisi sen de hakkını helal et Aydın.